21 Mayıs 2012

Medyada Pomaklar

Tv'de pomakça haberler

Yunanistan'da yerel bir televizyon kanalı pomakça haber bülteni sunmaya başladı. Yunanistan'da pomak azınlığın yaşadığı bölgelerden biri olan İskeçe'nin yerel kanal-6 televizyonu haftanın belirli günleri olmak üzere pomakça haber bülteni sunmaya başladı. 3'er dakika olarak sunulmaya başlayan pomakça haber bülteninin içeriği daha çok yerel haberlerden oluşuyor.

Yunanistan'da yerel bir televizyon kanalı pomakça haber bülteni sunmaya başladı. Yunanistan'da pomak azınlığın yaşadığı bölgelerden biri olan İskeçe'nin yerel kanal-6 televizyonu haftanın belirli günleri olmak üzere pomakça haber bülteni sunmaya başladı. 3'er dakika olarak sunulmaya başlayan pomakça haber bülteninin içeriği daha çok yerel haberlerden oluşuyor.



Bulgaristanda "Pomak partisi" kuruldu

Bulgaristan’da yayımlanan Türkçe gazete Kırcaali Haberin internet sitesinde yer alan habere göre, Smolyan iline bağlı Trigrad kasabasında toplanan 51 kurucu üye “Barış için birlik, otantiklik ve kültür” (POMAK) adında yeni bir siyasi parti kurduklarını açıkladı.

Smolyan iline bağlı Trigrad kasabasında toplanan 51 kurucu üye “Barış için birlik, otantiklik ve kültür” (POMAK) adında yeni bir siyasi parti kurduklarını açıkladı. Basına ve kamuoyuna gönderilen bildiride, partinin Bulgar ulusunun ve devletinin gelişmesi için çalışacağı belirtiliyor. Amaçlarının, Bulgar etnik modelinin gelişmesi ve ülkedeki etnik barışın korunması olduğu da kaydedilen bildiride, çeşitli siyasi oluşumların etnik grupları karşı karşıya bıraktıkları savunuluyor.

Bildiride ayrıca, (POMAK) Partisinin, etnik ve dini azınlık haklarıyla ilgili Bulgaristan’ın imzaladığı tüm uluslararası anlaşmaların uygulanması ve zenginleştirmesi için çalışacağı belirtiliyor.

Pomak Partisi kurucularından , Mehmed Dursunski, Kadri Ulanov ve Arif Alov ülkedeki etnik ve dini azınlıklara karşı uygulanacak her türlü siyasete ve baskılara karşı olduklarını beyan ettiler.




Pomaklar "Pomakça" için gösteride

Pomak kültür derneği üyesi bir grup İstanbul Galatasaray Meydanı'nda Pomakça' ya saygı ve kültürlerini yaşatma istediklerini belirten basın açıklaması yaptı. Meydanda toplanan Pomak Kültür Derneği üyesi yaklaşık 20 kişilik bir grup kendi ana dilleri olan Pomakça' yı konuşma ve kültürlerini yaşatmak isteklerini dile getirmek için basın açıklaması yaptı.

Pomak Kültür Derneği kurucu üyesi Nezire Nazan Öztürk kendi dillerinde konuşmak istediklerini belirterek, "Bizler Pomak halkının bireyleri olarak, yüzyılı aşkın bir süredir yaşadığımız topraklarda susuyoruz. Ancak biz sustukça anadilimiz kültürümüz yok oluyor. Yüzyıllardır yaşadığımız ülkeleri yönetenlerin Pomakları yok sayması sonucu günümüzde Pomak dili ve kültürü yok olmaya yüz tuttu. Bizlerde Pomak olarak yaşamak dilimizi serbestçe konuşmak istiyoruz. Yaşadığımız her topluma gösterdiğimiz saygı kadar, bizler de dilimize kimliğimize ve kültürümüze aynı saygının gösterilmesini talep ediyoruz" dedi. Türkçe ve Pomakça "Yaşasın Pomakça" diye slogan atan grup, daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.




İzmir'de pomak buluşması

Bulgaristanda madenleriyle ünlü ve Pomakların yoğun şekilde yaşadığı Madan Kenti’nden gelen 47 kişilik bir heyet, kendisi de Pomak kökenli olan Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol ile konukların ziyaretleri şerefine verilen yemekte bir araya geldi.

İzmir’de üç gün kalan Pomaklar, Kuşadası, Gümüldür, Özdere, Selçuk Efes Antik Kenti, Meryemana Evi’nin de aralarında bulunduğu tarihi ve turistik yerleri gezdiler.

Grup, 1900’lü yılların başında Bulgaristan’dan göç ederek İzmir’in Bayındır İlçesi’ne bağlı Çınardibi Köyü’ne yerleşen Pomakları da ziyaret etti.100 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen gelenek ve görenekleri ile yaşam biçimlerini hala muhafaza eden köy halkı ile Bulgaristan’dan gelen soydaşlarının buluşmasında duygusal anlar yaşandı.


Sarnıç’ı Güzelleştirme, Geliştirme, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin davetiyle gelen grup gezinin son gününde Sarnıç’taki bir restorandaki yemekte buluştu. Yemeğe katılan Başkan Şenol, “Ben de Pomak’ım. Geçen ay dedemin doğduğu Tımraş bölgesini ilk kez ziyaret etme fırsatını buldum. Bugün sizlerin arasında bulunmaktan ötürü mutluyum” dedi.

Grupta yer alan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) Madan İlçe Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Osmanov’da yemekte kısa bir konuşma yaptı. İzmir’de çok iyi ağırlandıklarını ve kendilerini evlerinde gibi hissettiklerini belirten Osmanov, Başkan Şenol’a yaşadıkları bölgedeki madenlerden çıkarılan taşlardan yapılmış bir hediyeyi sundu.





Pomak olmak suçmu?

Bir ailenin bebeği olduğunda ilk görevi ona isim vermektir. Evet, bu kolay ama eğer kendi milletini ve dinini biliyorsan! Bulgaristandaki pomaklar için en zor olan şeylerden biri. Hastahanede hristiyan ismi eve gelince müslüman ismi. Her pomak iki isime sahiptir. Resmiyette hristiyan ismi ile aile içinde ise müslüman ismi ile çağrılırlar. Bu yüzden genç pomakların yaşamları biraz zordur. Birbirlerini nasıl çağıracaklarını bilemezler. Hem müslüman hem hristiyan şenliklerini kutlarlar. Bir pomağa ismini sorduğunuzda alacağınız cevap sizin milletinize göre değişir. Bir bulgar sorarsa hristiyan adını, bir türk sorarsa müslüman adını söyleyecektir.

Birkeresinde 6 yıl önce kırcaali'ye bağlı drangova köyündeki bir genç pomağa sormuştum. Cevabı "ismet" (müslüman ismi) oldu. Sonrasında diğer adının var olup olmadığını sordum. Evet, kesinlikle hristiyan ismi varmış. - "Peter". Evde herkesin kendisini ismet diye çağırdığını fakat okulda ve yakın bir kasabaya gittiğinde yakınlarının "Peter" ismi ile hitap ettiklerini söyledi. Ve sonra aynı soruyu bana yöneltip benimde iki ismimin olup olmadığını sordu. Ben "hayır" yok diye yanıtlayınca hemen düşünüp taşınmaya başladı ve çocuk ailesine sormak için evine gitti. Çocuk cevabı bilmiyordu ama yetişkinler bilirler.

Genç pomaklar bundan dolayı utanırlar. Evlilikler belirleyici faktördür. Bir hristiyanla evlenirse kendi dinini hristiyan olarak, bir müslümanla evlenirse kendi dinini müslüman olarak tanımlarlar. Fakat bir pomak başka bir pomak ile evlenirse problem mezara kadar gider.

Pomakları kim defnediyor?

Bugünlerde pomaklar mezardaki komşusunun matemini tutmak yerine imam veya papazın kendilerini gömüp gömmemesini düşünecekler. Çünkü bir pomak hristiyan ismine sahipse imam onu gömmüyor evet ama aynen papazda tüm pomakların müslüman olduğu kanısı ile o da gömmüyor.

Geçenlerde pomak arkadaşlarımdam biri öldü. Kendisinin her zaman hristiyan olduğunu ve papaz tarafından gömülmek istediğini belirtiyordu. Akrabaları ona hristiyan inanışına göre mezar hazırladılar fakat papaz onu gömmeyi reddetti. Sonrasında imama gittiler fakat imamda hristiyan mezarında islami usullere göre gömmeyi kabul etmedi. Bir çok ricadan sonra imam sadece defin duasını etmeyi kabul etti ve bunu gerçekleştirdi.

Bu pomakların yaşamı. Yaşamının sonuna kadar ne olduğunu merak etmek. Bazen utanıyorlar ve diğer zamanlarda üzülüyorlar. Onlar kendilerine soruyorlar "Pomak olmak suçmu"




Bulgar Helsinki Komitesi, banyabaşı camii önündeki olayları Savclığa şikayet etti

Bulgar Helsinki Komitesi Sofya Banyabaşı Camii önünde meydana gelen geçengünkü olayı Savcılığa şikayet etti. Olayları kınayan Komite Başkanı Krasimir Kınev, Başsavcı Boris Velçev’e gönderdiği açık mektupta, Anayasa ve kanunlara dayanarak kendi yetkisini kullanmasını ve hadiseyi incelemesini istedi. Irkçılık ve dini nefretin ön plana çıktığını belirten Kınev, olayın Bulgaristan vatandaşlarının dini haklarına ve fiziki dokunulmazlıklarına karşı ihlal olduğunu açıkladı.

Olayın ülkenin uluslararası prestijini zedelediğini de aktaran Kınev, AB’nin 28 Kasım 2008’de kabul ettiği kararı dikkate alınmasını talep etti. Geçengünkü olaylar; sinagog, cami ve kilisenin oluşturduğu ve hoşgörü üçgeni olarak değerlendirilen alanda meydana gelmişti.



Bulgaristan'ın özür dilemesi strateji gereğidir.

Bulgaristan Parlamentosu'nda kabul edilen ve 1984-89 asimilasyon sürecini kınayan ilk resmi kınama olan kararı değerlendiren Uluslararası İlişkiler ve Balkanlar Uzmanı Kader Özlem "Bulgaristan'ın Özür dilemesi izlediği strateji gereğidir. Buna aldanmamak lazımdır." dedi. Asimilasyon politikalarını kınayan buna karşın sözde Ermeni soykırımını reddeden Parlamento kararlarının üst üste konulduğunda ilginç bir denklemin ortaya çıktığını söyleyen Özlem, bunun Bulgaristan'ın psikolojik savunma mekanizmalarıyla yakından ilgili olduğunu belirtti. 2012 yılının Balkan Savaşları'nın 100. Yıldönümü olduğu ifade eden Özlem konuyla ilgili düşüncelerini şöyle sürdürdü: "Birincisi, Bulgaristan'ın 84-89 olaylarını parlamento kararıyla kınaması, 100 yıl önce yaptığı asıl soykırımı perdeleme çalışmasının bir ürünüdür.

İkincisi, böylesi bir dönemde asimilasyonun resmen kınanması ve suçluların cezalandırılmasına yönelik ifade, o dönemin sorumlularının hemen hemen hepsinin ortadan kalkmasıyla yakından ilintilidir. Zira 90'lı yıllarda böyle bir karar alınsaydı, devlet bürokrasinin hemen hepsinin cezalandırılması gerekecekti. Hatırlanırsanız, o dönem Bulgaristan resmi ağızlardan sadece 'yanlış yapıldı; özür diliyoruz' diyorlardı. Suçluları cezalandırma durumu yoktu. Belene mağdurları konuyu AGİT gündemine taşımışlardı. Bulgaristan ulusal hukukundaki dava ise zaman aşımına uğramıştı. Sonuç olarak ortaya bir şey çıkmamıştı.

Üçüncüsü, Bulgaristan Türkiye'ye şirin görünmek istiyor. Eş zamanlı olarak sözde ermeni soykırım iddialarının reddi ile asimilasyonun ise kınanması bu çalışmanın sonucu olmaktadır. Diğer bir deyişle, Parlamentolar bu konularda sadece Türkiye'yi üzen değil; memnun eden kararların da imza atıldığı yerler olarak gösterildi. Dördüncüsü, Bulgaristan bir taraftan özür diliyor, ancak öbür taraftan asimilasyonun doğru, metotlarının ise yanlış olduğunu söyleyen bir Başbakan tarafından yönetiliyor. Bu noktada Bulgaristan'ın yeni metotlara geçtiği anlaşılıyor. Beşincisi, GERB ile AKP arasındaki ilişkinin son derece iyi olduğu ortada ki, bu durum HÖH'ün iki ülke arasındaki ilişkilerde köprü olma iddiasını zayıflatıp, GERB'in ekmeğine yağ sürüyor. Bütün bunlarla birlikte, geçen hafta AGİT'ten Bulgaristan'a azınlıklarla ilgili tavsiye niteliğindeki bağlayıcı olmayan karar da eklenince, azınlıklara istenilen hakları vermeyen Sofya Yönetimi, bu kararla kısmen de olsa omuzlarındaki yükü azaltmaya çalışıyor."



Bulgaristan asimilasyonu kınadı

Bulgaristan Parlamentosu ülkede 1989 yılında sona eren komünist rejiminin Pomak ve Türklere karşı uyguladığı sistemli asimilasyon kampanyasını kınayan bildiriyi kabul etti. Bildiri Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını resmi olarak kabul eden ilk belge olması açısından büyük önem taşıyor.

Eski başbakan ve Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) partisi lideri İvan Kostov;un hazırladığı bildiri oylamaya katılan 115 milletvekilinin 112;si tarafından desteklendi. 3 milletvekili ise çekimser kaldı.

Bildiride, asimilasyon kampanyasından sorumlu kişilerin sanık olduğu ve 20 yıldır sürüncemede bırakılan davanın yeniden ele alınması ve suçluların cezalandırılması da talep ediliyor.

İvan Kostov, yüzlerce Bulgaristan Türkü ve Bulgar Müslümanının (Pomak) hayatını kaybettiği asimilasyon kampanyasının eski komünist rejim tarafından “Yeniden Doğuş Süreci" (Vızroditelen protses) olarak adlandırıldığını anımsatarak “Bulgaristan Müslümanların Zorla Asimilasyonunu Kınama Bildirisi" olan belgenin parlamentoda temsil edilen tüm siyasi güçler tarafından desteklenmesi gereken bir belge olduğunu söyledi.

İvan Kostov şöyle konuştu: "Komünistlerin yürüttüğü bu kampanya sırasında 360 bini aşkın Türk kökenli vatandaşımız göçe zorlandı. Etnik temizlik girişimi olarak gördüğümüz bu eylemi şiddetle kınıyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı Boris Velçev;i bir an önce isim değiştirme kampanyası ile ilgili başlatılan ve ilerleme kaydetmemiş olan davayı tekrar ele almaya çağırıyoruz. Bu davayı ’zaman aşımına uğratma’ girişimlerini, asimilasyonu tüm Bulgaristan halkının ortak suçu şeklinde gösterme girişimi olarak kabul ediyoruz. Yakın tarihimizin önemli bir sayfasını bir kez daha okuyup kapatmak zorundayız." İvan Kostov, asimilasyon kampanyası ile ilgili Başbakan Boyko Borisov;un geçmişte söylediği “Fikir olarak iyi, metod olarak yanlış" ifadesini ima ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz ikili oynamak istemiyoruz. ’Fikir olarak doğru, metod olarak yanlış; diye bir şey yok, olması da mümkün değil. Komünist diktatör Todor Jivkov iyiydi, altında çalışanlar kötüydü demek de artık bir anlam taşımıyor. Bugün davanın sağ kalan tek sanığı Jivkov döneminin son Başbakanı Georgi Atanasov tek suçlu olamaz." Bildiriye destek veren üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS –HÖH) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Mestan, bildirinin "hukuki, siyasi ve ahlaki yönü olduğunu" dile getirdi. Mestan, “Bazı suç eylemleri konusunda zaman aşımı olmamalı diyorsak, bundan sonraki hukuki prosedür ona göre uygulanmalıdır. Yakın geçmişimizdeki bu çirkin eylemin sadece metodları değil, amaçlarını da kınadığımızı bildirmek zorundayız" dedi.

DSB Milletvekili Lıçezar Toşev de en az 517 kişinin asimilasyon kampanyası sırasında öldürüldüğünü, 500;ü aşkın Bulgaristan Türkünün Belene cezaevine yollandığını söyledi. Toşev Belene’nin o dönemde sıradan bir cezaevinden yeniden toplama kampına dönüştürüldüğünü bildirdi.

Oylamaya insan hakları komisyonundaki görüşmeler sırasında karşı çıkan ana muhalefet Bulgaristan Sosyalist Partisi milletvekilleri ile ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi milletkillerinin katılmaması dikkat çekti.




Smolyan’da Pomaklarla ilgili uluslararası konferans düzenlendi.


Beş Mayıs 2012 tarihinde Rodoplar’da Smolyan şehrinde “Pomakların kimlikleri konusundaki tezler ve çağdaş tanımlamaları” başlığı altında bilimsel bir konferans düzenlendi. Rodoplar’daki Müslümanların isimlerinin değiştirilmesinin 40. yılı dolayısıyla yuvarlak masaya toplanan bilim adamları, akademisyen ve siyasiler asırlarca kimlikleri tartışma konusu olan bu Müslümanların kimliğini ve etnik ile dini tanımlamaları, tarihi geçmişi ve kaynakları hakkında farklı görüşler öne sürdü.

Konferans Alman “Friedrich Naumann” Vakfının mali desteğiyle Yeni Bulgar Üniversitesi ve Yakın Geçmişi Araştırma Enstitüsü’nün girişimiyle, aynı zamanda Smolyan milletvekili Arif Aguş’un desteğiyle yapıldı.

Üniversite okutmanları, Bilimsel Araştırmalar Merkezinden dil ve tarih uzmanları, araştırmacılar 10 saat boyunca Pomakların kimlik meselelerinin ve farklı varsayımları masaya yatırdı. Konferansa ilgi çok büyüktü. Smolyan Valisi Stefan Staykov, Hak ve Özgürlükler Hareketi milletvekilleri Arif Aguş ve Aliosman İmamov, müftüler, Sırbistan ve Türkiye’den konuşmacılar, “Friedrich Naumann” Vakfının GDA Sorumlusu Peter Bohmann ve Pomak sorunuyla ilgilenen bilim adamı ve araştırmacılar katıldı. DPS- Hak ve Özgürlükler Hareketi milletvekili Arif Aguş konuşmasında bu konferansı “Birşeyi başlatmak için yapıyoruz, bir sayfayı kapatmak için düzenliyoruz” dedi ve Rodoplar’da “soya dönüş kampanyasının” hala devam ettiği şeklindeki kaygılarını ifade etti. Aguş “Biz kimlik sorununu inceleyerek, bölgede 40. yılını andığımız isim değiştirme kampanyasını kapatmak ve yeni bir temiz sayfa açmak istiyoruz” dedi.

Türkiye’den Trakya Üniversitesi Balkan Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Ahmet Günşen’in “Balkan topluluğu olarak Pomaklar ve onların kendini Türk olarak algılamaları” başlıklı sunumu büyük tartışmalara yol açtı.
Pomakların genelde Türk kökenli oldukları ve doğum, düğün, cenaze gibi gelenek ve ayinlere bakıldığında Anadolu ve Orta Asya Türkleriyle büyük benzerlikler bulunduğunu söylemesi üzerine, Türk profesör milliyetçi kesimin eleştiri yağmuruna uğradı.

Smolyan Valisi Stefan Staykov, ihtirasları kapatmak niyetiyle sözü aldı ve Prof. Günşen’in sunumunu, şahsi bir tez olarak kabul ettiğini, belli bir devlet tavrı olarak görmediğini söyledi. “Biz yeni gerçekler içinde yaşamalıyız ve Türkiye ile iyi komşu ve dost olmalıyız” diyen vali, Pomakların kimliği hakkında tartışmaların gerginlik yaratmak yerine, farklılıkları silip, ortak mutabakata varılmasını istedi.

Konferansa katılan akademik Georgi Markov ise, valinin iyi komşuluk çağrılarına başka bir şart getirdi ve “ İyi komşu olmak için tarihimizden ibret dersi almalıyız” dedi ve Prof. Günşen’e dönerek “Bulgaristan’a gelip Pomak Türkü arayamazsınız” ikazında bulundu. Akademik Markov, Pomak etnik grubu kurma teşebbüslerini tedirgin edici olarak niteledi ve “Bulgarlar, Bulgar olarak birleşmelidir, farklı etnik gruplara bölünmemelidir” dedi.




Cengiz ÖMER’e Pomaklardan Açık Cevap !



Arkadaşlarım bir yazı paylaşmışlardı.İnsan ilk başta okuyunca kanını donduracak saldırganlıkta içinden her satırında Pomak düşmanlığı fışkıran bir yazı idi.Tabiki artık böyle yazılara şaşırmak yetmez.Her kimki Pomak halkına karşı bu şekilde sebebi anlaşılmayacak derecede saldırganca davranışlar sergilerse,bizlerde Pomak aktivistleri olarak bunlara gereken cevabı vereceğiz.Meydanlar onların serbestçe at koşturdukları zamanlardaki gibi artık boş değil ,Pomak halkının gerçek çıkarlarını savunan kurum,kuruluş ve aktivistleri vardır.

Ünlü filozof Hiedegger: “Dil insanların vatanıdır” der.
Yazının başlangıcı doğru aslında.Evet Dil insanların vatanıdır,buna karşı çıkacak bir kişi tanımadım henüz.Dolayısıyla Pomakçada bizim vatanımız demektir.Pomak dilimize sahip çıkmamızın en temel nedeni bu olmalı,toprak kutsiyetleri yapma dönemini aşıp dilimiz vatanımızdır düşüncesiyle bilinen en eski slav dialekti olan Pomakçamıza sahip çıkmak zorundayız.

Batı Trakya Müslüman Türklerinin namusu Türkçe’dir.
Yazar burda da yanlış birşey söylememiş çünki Batı Trakya Pomaklarının dili nasılki Pomakça ise, tabikide Batı Trakya Müslüman Türklerinin dilide Türkçedir ve her halk gibi Türklerde dillerine sahip çıkmak gibi bir görevleri vardır ve mecburdurlar ,çünki yazarda belirtmiş ,dil vatandır,kim vatanına sahip çıkmazki.
Kimse Pomak’ça diye bir dili milletimize danışmadan, iradesine saygı duymayıp onayını almadan da-yatamaz.
Şimdi yazar kendine verdiği gazla olsa gerek , saçmalamanın zirvelerine doğru tırmanmaya başladı.Ne güzel aklı başında şeyler yazıyordu,namus,vatan,diline sahip çıkmak,şeref,haysiyet,iyide kendisi anladığımız kadarıyla Türk olan bir kişi neden Pomaklara elbise biçiyor ? ve dillerini kabul etmiyor.Hani dil vatandı,hani şerefti,haysiyetti.ne zannediyor kendisini,Pomakların o kadar şerefi yokmu ki dillerine sahip çıkamayacaklar,gelin Türkçeye sahip çıkın diyor,yani şerefsizlik yapın diyor.Oysa biz kendisini Pomak olarak bilenlerin şerefsizlik ve haysiyetsizlik yapmayacağını çok iyi bilmek zorunda.
Ha ,Yunan devleti Türk olanlara Pomakça öğreneceksin dediyse o dayatmadır, buna hepbirlikte karşı dururuz.
Fakattt Pomak halkınında diline sahip çıkma hakkı olduğunun çok iyi bilinmesi gerekir.

Devletimiz bizleri yok etmek için Pomak’ça diye bir dili Latin harflerine uyarlıyor ve bununla yapay bir Pomak ulusu ihdas etmeye çalışıyor. Devletin bu dil sevdası Türkçe düşmanlığının bir belirtisidir. Pomakları çok sevdiklerinden değil.
Bu satırları okuduktan sonra “Abe kör cahil” diyesi geliyor insanın .Pomakçanın latin harflerine uyarlanması nesi kötü,Türkiye Türkçesi kaç yıl önce latin harflerine uyarlandı bilmezmisin? Yoksa sen hala arap harflerini savunan zatlardanmısın, bilemiyorum artık.
Kaldıki latin harfleri kullanılan Türkiyede ,dünyadaki Pomak sayısının yarısından fazlası yaşıyor.Batıtrakyada da Yunan devletinin zamanında zorla dayattığı Türkçe öğrenimden dolayı Batı Trakyadaki Pomakların da çoğunluğu latin harflerini okuyup yazabiliyor.Şimdi ,bir dilin kullanımının kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılması için Pomakçanın krilce alfabesinin Latince harflere uyarlanması neden zoruna gidiyor ve neden garipsiyorsun,çok uzak değil 80 kusur yıl önce sen de Arap harfleri kullanıyordun.
Şimdi krilce Pomak alfabesini versek[*] ve Bulgaristan haricinde kaç yüzbin Pomak bunu okuyabilecek? Ayrıca bundan sanane? Pomak olan biziz,Pomaçayi savunan bizleriz,bırakta hangi alfabeyi ne şekilde kullanacağız bizler karar verelim.

Devletimize bir sualimiz olacak. Dillere bu kadar saygınız varsa neden Türk okullarında Türkçe derslerini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz?
Evet işte aynı dili konuşuyoruz.Devlete sormak gerekiyor, neden Türk okullarında Türkçe dersleri ortadan kaldırmaya çalışıyor.Neden Lozan anlaştlaşmında Müslüman azınlığın ana dilde eğitim hakkı olmasına rahmen Müslüman Pomak yerleşimlerindeki okullarda bunca yıldır Pomakça eğitime geçilemedi.Gelin birlitke haklarımızı arayalım.Ama sen kalkıp Pomak okullarında da Türkçe okutulsun dersen orda kavga ederiz,ayrışırız.Benim seni sevdiğim ve sahip çıktığımın 10 da 1 i kadar sen bana yaklaşsan ,tüm bu tarz oyunların üstesinden birlikte geliriz.Malesef bölücülük yaptığının farkında değilsin .

Var olmayan bir dili (“Pomak’ça”) yaşatmaya çalışırken ve bu uğurda milyonlar harcarken, diğer yandan aynı şevkle Türkçe’nin tarihten silinmesi için gayret ediyorsunuz.
İşte düpedüz saçmalamışsın diyeceğim ,çünki ben anamdan öğrendiğim dilin ne olduğunu biliyorum.Kalkıpta Pomak dili diye birşey olmadığını iddia edecek kadar cahilsen sana ne denebilirki. Hani bir söz vardır,senin anlatacakların karşındakinin anlayacağı kadarı geçmez.Bizimkisi de o misale döndü,benim burda sayfalar dolusu yazmamın bile, senin bu cahilliğinle bir satırını ancak anlarsın,yada onu bile anlamazsın.Bu yüzden Pomakça varmıdır ,yokmudur tartışması yapmak bile abes-i iştikaldır.
Diğer yandan Yunan devletinin(böyle bir planları varmı yokmu ben bilemem)Türkçeyi silmek istiyormu, istemiyormu o ayrı mesele.Ama bence evvela Türkiyeye bakıver,tv leri izle,reklam panolarını oku,hatta şimdi lise mezunu birisine 1920 lerden sonra latin harfleriyle yazılmış Türkçe bir kitabı okut,bakalım tek birşey anlayacakmı. Sözümün varacağı nokta (malum sizde biraz anlama kıtlığı var gibime geliyor,sadeleştirmek zorundayım her yazdığımı ), Türkçe zaten kendi kendisini değiştiriyor,bunun farkında değilmisin,suçu kalkıp başka yerlerde arıyorsun.Dünyada belkide bir tek Türkiyedir, kitaplar her 10-20 yılda bir sadeleştiriliyor.Yeni kuşaklar 50 yıl önceki Türkçeyi bile anlamakta zorlanıyorken ,bunu yapanda Türk devletiyken, sen kalkıp Yunan devletinin(böyle bir niyeti var ,yok bilmiyorum demiştim,varsa bunada karşı dururum) Türkçeyi yeryüzünden silmeye çalışıtığını ve işin en komik tarafı, bunu Pomakçayla yapmaya çalıştığı iddiana ne denirki,pes desem onuda anlamazsın.

Bu millet artık okuyor, araştırıyor, tarihini ve özünü öğreniyor. Sömürgecilik bitmiştir. Batı Trakya Türklerine uygulanmış olan etnik, kültürel ve ekonomik soykırımlardan dolayı uluslararası alanda özür dilenmelidir.
Bunu taleb etme hakkın tabiki vardır.Ama neden Pomakları hiç görmüyorsun,iş kendi milletine gelince feryat figan ediyorsun.Sonra kerdeşlik senaryoları çiziyorsun.Sen nasıl kardeşsin?

“Pomak dilini yaşatmak”, “Pomak kültürüne hizmet”, “kültürler yok olmasın”, “dillere saygı” gibi içi boş sloganlarla bizleri kandıramazlar.
Neden? yanlış birşeymi,sen az önce feryat figan Türkçemiz yok oluyor derken dilini savunmuyormuydun? Senin dilini , kültürünü savunma hakkın oluyorda Pomaklarin neden olmuyor.Önce bu ırkçı zihniyetini değiştir,dünya senin değil.Dünya üzerinde yaşayan herkezindir.Allah kerkezi farklı dilde ve ırkta yaratmıştır.Eğerki Müslümansan, inandığın Allaha karşı gelme,günaha da girme.Her dil ve ırk allah tarafından yaratılmıştır,bunu bilmezmisin? Sen kendini kandırmışşın,vazgeç bu yoldan.Biraz içinde Allah korkusu varsa dillere ve kültürlere ,ırklara saygılı ol.Saygılı olki değerin artsın ve sende saygı göresin.

Hem sonra bu Pomatça denen uydurma ve kırma dil nedir? Kenarda kalmış pek az insanın konuştuğu, günün gereklerine, tekniğine ve bilimine yetmeyen, iç yapısı zayıf, cılız, önemsiz bir “parola” dir. İnsanların ilerlemesine yetmeyen, çağdaş ihtiyaçlarını karşılayamayan, şahsiyet sahibi bilim adamı yetişmesine imkân tanımayan ve birkaç dilin karmasından oluşturulmuş uydurma bir lehçeden başka bir şey değildir. Yani Pomak’ca kendi başına bir dil değildir.
İşte ırkçı zihniyetinin zirvesine ulaşmışın,seni tebrik ediyorum.Şimdi diyorsunki, az olan,yetersiz(?) olan herşeyi yok edelim,abe kardeşim o zaman senide yoketmeleri lazım,Çinliler milyarı aştı ,senin nüfusun nedir? Çin’in kaçta kaçışın,demekki Çinliler, ya bunlarda kim, kaç milyonki şu dili konuşuyor, deyip sizi kesmesi lazım.Yuh yani,insan bu kadarmı ırkçılık batağına saplanır.Hem Pomakçanın öğrenilmesini engelle,hem eğitimini engelle,hemde kalkıp deki ya kim biliyorki.Hem suçlu hem güçlü denen cinslerdensin.
En önemlisi devletin iddia ettiği gibi bir anadili de değildir. Pomak diye bir millet tarihte hiçbir zaman olmadığı gibi böyle bir dilden de söz edilemez.
Kaldıki Pomakçanın ana dil olduğunu devlet iddia etmiyor, biz Pomaklar söylüyoruz,devletlerde buna uymak zorunda kalıyor veya kalacaklar.Buna biz karar veririz.Ve köylerimizde öğrendiğimiz dilimizde ana dilimiz Pomakçadan başkası değildir.Günümüzde bu dilin gelişmemiş olması,yaygınlığının azalmış olması vb pek çok şey sizin gibi ırkçı zihniyetlerin eseridir.Pomakçayı yok etmek için 100 yıldır uğraşıyorsunuz,ama bizler Pomakçamızın yok edilmesine izin vermiyeceğiz.

Pomaklar Yunan değil…
Evet bunda da haklısın,Pomaklar Yunan değildirler,Pomaklar Bulgar yada Makedon değildirler ama Pomaklar Türk te değildirler(Türkleşmişlerdir o ayrı konu,Türk ve dünya tarihçileri Türkleştiklerini-Türkiyede yaşayanlar çoğunlukla- kabul ediyor ,az biraz araştır) aslında sizin biraz araştırmaya ihtiyacınız var.Dostça tavsiye,ırkçı gözlüğünüzü çıkartıp birşeyler okursanız herşey daha farklı olacak emin olun.

Pomak’ça denen sözde dil, balkanlarda yaşayan Türklerin yüzyıllarca yoğun bir Slav ve Bizans kültürü baskısı altında deformasyona uğramış bir dilidir. Bu Türkler dillerinin büyük bir kısmını kaybetmiş, lâkin dinleri sayesinde kimliklerini ve kültürlerini koruyabilmişlerdir. Zaten tarafsız bir şekilde araştırıldığında bu dilin içerisinde Türkçe ağzının ve kültürünün hakim olduğu görülecektir.
Ah be be güzel kardeşim,biraz sende araştırsan Pomakcanın antik slav dili olduğunu göreceksinde ,senin onu gördüğünü ben göremiyeceğim sanırım.Pomakçayı çok iyi konuşanlarla Türkçe arasında en ufak bir benzerlik dahi olmadığını çok net görebilmen gerekiyor.Pomakça ve Türkçe iki farklı dil gurubundadır,fiil yapısından tut,dişil -eril tanımlamları bile farklıdır(Turkçede bu yoktur).
Türk kültürü etkisi doğal olarak vardır,çünki balkanlar Türkler tarafından müslüman edildi ve Balkan müslümanları islam kültürü altındadır,yani tıpkı Türkler gibi.Ama sen ,yok her müslüman Türktür ,diyorsan ona benim de cevabım yok.

Fakat devletin buna rağmen bütün gayesi ,bizleri gayesiz, hedefsiz, feleğini şaşırmış bir toplum haline getirmektir. En sonunda düşünce kabiliyeti körelmiş, sorgulamayan, önüne konan her şeyi kabul eden sömürge kafalı bir toplum haline getirmektir. Bu toplumun adı da “Pomakça konuşan Pomaklar” olacaktır.
Biraz haddinizi aşıyorsunuz sanırım.Kendisini Pomak ve ana dilini Pomakça kabul edenlere bu hakaretleri sıralaman ne büyük bir gaflettir sen bile göremiyorsun.Belki sen Pomaklığından utanıyor olabilirsin ve bizler Pomaklığı yaşatmaya çalışıyoruz diye senin bunada düşmanlığın olabilir.Ama senin Ananda Babanda Pomak ise ,Annene ve babana küfür etme bari.El insaf güzel kardeşim,yazıktır, atalarına bu küfürleri sarfetmek namkörlüktür.Bunları haketmediler.

Sonuç olarak bizler, birilerine göre “Yunan Müslümanları”ymışız.
Evet sonuna kadar haklısın ,Pomak halkı Yunan Müslümanları değil,Pomaklar Bulgar Müslümanları değil.Pomak halkının tek kimliği vardır, oda POMAK lıktır.Bunu herkez bir gün öğrenecek.

Neden Bulgaristan’a veya Makedonya’ya göç etmemişler de hep Türkiye’ye göç etmişlerdir?
Sayın arkadaşım,sence neden? Biraz düşün bakalım.Pomak halkı osmanlının bir parçası idi ve osmanlı rus savaşı denilen savaş,aslında ortodks , müslüman savaşı idi,dolayısıyla işgal olrduları karşısında pomak , türk,arnavut,boşnak ayırmıyordu,herkez müslümandı ve kovulmalıydı.
Peki şimdi sorarım sana, sen olsan nereye giderdin? Seni öldürmek isteyen ve din savaşı verenleremi,yoksa 500 yıl devletim dediğin ülkenin daha güvenli, savaştan uzak yerlerinemi?
Devam eden yıllarda da bu devam etmiştir,herkez tanıdığının yanına gider.Bu insanı bir davranıştır,bilinçli bir seçim değildir.Öküz altında buzağı arama, çünkü orda buzağı olmaz.
Saygılar.

"Demokratik Pomak Hareketi"



Pomaklar da 1 Mayıs'taydı.

Ş.Korkmaz / Pomaknews - Çanakkale

Geçen yıl İstanbul’da ilk defa katıldığımız 1 Mayıs, kendi içimizde olduğu kadar dışımızda da şaşkınlık yaratmıştı. Tabii İstanbul’un havası başka, suyu başka, kültürü başka… Oralarda her şey daha başka güzel oluyor sanki. Kalabalıklar, kalabalıklar… Öbek öbek insanlar… Kararlı mı kararlı, çelikten de çelik insanlar. Evet oralarda 1 Mayıs yapmak bir başka…

Demokratik Pomak Hareketi’nin “yaşadığımız alanlarda asimilasyonu durduracağız” şiarına uygun olarak Pomak köylerinin yoğun olduğu ve Pomaklık bilincinin yoğun olarak açığa çıktığı alanlarda, eylemliliklerimizi yaymaya kara verdik.

Uzun süredir, Pomak Halkının ileri- genç- dinamik evlatlarıyla Kaz Dağları'nda Siyanürcülere karşı köylerimizi koruma kampanyalarında, Nükleer Santrallarla geleceğimizi karartmak isteyen Nükleercilere karşı çevre duyarlılığı kampanyalarında aktif şekilde yer aldık.


Mücadele alanlarından sıyrılan Pomak aktivistlerin talepleri olduğundan 1 Mayıs’a katılma kararı alındı.

Büyükşehirler ve özellikle İstanbul gözden geçirildi. Köklü bir 1 Mayıs geleneğimizin daha oluşmamış olması, şehrin devasa katılımında biz taşralıların pek seçilemeyeceği, köylerimize yakın kentlerin gösteri merkezlerinde daha rahat hareket edebilme kabiliyetlerimizin olasılığının yüksek olması ve halkımızla göz temasının daha yoğun olacağı tespitleriyle tüm yerleşim alanlarımızın yakınlarındaki 1 Mayıs merkezlerine Pomakların katılımı için yapılan çağrıya uyduk.

ÇANAKKALE’DE 1 MAYIS
Sabahın erken saatlerinde toplanan Pomak aktivistleri, alanına vardıklarında pankartları, bayrakları kontrol eden polislerle karşılaştı.

Toplanma yerine varmadan pankartımızı açarak yürümeye başladık. Sessizliği ve sabah mahmurluğunu fırsat bilip ilk Pomakça sloganı patlattık: DA JİVEYE PRİVİ MAY… DA JİVEYE POMASKİ NAROD…


Polisler birden kulak kesiyorlar, ama yapacak bir şeyleri de yok.. Yan sokaklarda toparlanmaya çalışan guruplar ilk kez duydukları bir dille tanışmaya çalışıyorlar. Esas gerilen, yürüme düzenine geçmek için varmamız gereken yerdeki işçiler oluyor. Şovenizmin at koşturduğu şu günlerde arkalarına “bilinmeyen bir dille” slogan atan birileri geliyor. 'O da ne' diyorlar ve içlerinden biri pankartı okuyunca “Pomaklarmış” deyip duruyor. İbrahim Bratko sınıf damarları kabarık bir halde ajitasyona girişince sinirler gevşiyor, suratlar gülüyor. Ve bir Pomak’tan da işçi sınıfı üzerine söylevler duyunca gerginlik bitiyor.

Pomakça sloganlarla giriş yapmamız meyvesini veriyor ve bizi kalabalık bir korteje sıkıştırmaktan vazgeçiyorlar, daha rahat, iltimaslı ara kortej başı elde ediyoruz.

İşin doğrusu, birçok demokratik mitinge, yürüyüşe katılmamıza, organize etmemize rağmen, bu işin de bir Pomakçası olduğunu anlıyoruz. Bu yürüyüşlerde Pomakça yürümemiz lazım ama nasıl.. Bu bayrakları Pomakça sallamamız lazım ama nasıl… Bulacağız elbet bir yol. Bulamazsak açacağız bir yol…

Yol boyunca ilgi eksik olmuyor Demokratik Pomak Hareketi'ne. Zaten biz de anlayıveriyoruz, sloganlar sonrası yüzünü buruşturan, pankartı görünce suratı allak bulak olan Pomaktır diyoruz.

Şükredenlere de rastladık. ''Pomak adını buralarda gördüm şükür olsun diyenlere''… ''Bugüne kadar ben 1 Mayıslara karşıydım aga, bundan sonra ben de katılacam'' diyen Pomaklara da rastladık.

Bayağı katılan oldu, ayrılan oldu kortej boyunca… Zaten amacımız gövde gösterisi yapmak değil ki. Halkımızın varlığını duyurmak, görünürlüğünü artırmak...

Pomak News muhabirliğini yapmak, bu yaparken ara ara nümayişciliğe soyunup korteje girip sloganlar atmak bayağı güç olmakla beraber, alana yaklaştığımızda muhabirliği bir kenara koyup korteje katılıyorum ve 1 Mayıs alanına sunucu arkadaşın ajitasyonlarıyla, ''DEMOKRATİK POMAK HAREKETİ ALANIMIZA GİRİYOR”, ''Pomak halkı aramıza hoş geldi”, “Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği” sloganları ile alanda yerimizi alıyoruz.

Katılımcıların kalabalık olması, miting alanını yetersiz hale getiriyor, halay çekmek isteyenlere yer kalmadı, herkes olduğu yerde zıplamaya başlıyor.

Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Pomak halkının mücadelesi…

Pomak halkı uzun yıllar asimilasyonun derin yılgınlığıyla yaşamaya, bazı şeyleri içselleştirmeye alıştırılmışken, yeni kuşak Pomak Jenerasyonu imzalanmamış bu kutsal anlaşmayı tanımadığını beyan etmeye çabalıyor. Bu çabalardan biri de burada 1 Mayıs’ta, 1 Mayıs parkında yaşandı. Uzun yıllar sürecek bu mücadelede Pomak gençlerinin aklı duru dirençleri sağlam olsun.

DA JİVEYE POMASKİ NAROD!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder